• Anksiyete bozuklukları
  • Panik Atak, Panik Bozukluğu ve Agoragobi
  • Sosyal anksiyete bozukluğu (Sosyal fobi)
  • Spesifik fobiler (Yükseklik, Hayvan ve benzeri fobiler)
  • Obsesif kompulsif bozukluk (OKB)
  • Depresyon
  • Bipolar bozukluklar
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
  • Psikotik bozukluklar (Şizofreni, Şizoreniform bozukluk, Kısa Psikotik atak)
  • Travma sonrası stres bozukluğu
  • Yeme bozuklukları
  • Tik bozklukları
  • Trikitilomani (Saç koparma bozukluğu)

Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete bozukluğu diğer adıyla kaygı bozuklukları, kişilerde, yoğun, sürekli devam eden bir endişe hali ve günlük hayatta rastlanılan durumlara karşı yoğun korku yaşanması durumudur. Bu duyulan aşırı endişe, kaygı, panik durumu günlük aktiviteleri sekteye uğratır. Bu belirtiler genellikle kronik olup çocukluk, gençlik yıllarında başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilmektedir. 
Anksiyete bozuklukları altında bulunan bozukluklar: sosyal anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler, panik bozukluk, agorofobi ve yaygın anksiyete bozukluğudur. Tedavisinde ilaçlara ek olarak bilişsel-davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi yöntemler arasından kişiye uygun terapi yöntemi eklenir.

Sosyal anksiyete bozukluğu  (Sosyal Fobi)

Sosyal anksiyete bozukluğu bireyin günlük normal etkileşimler sürecinde başkaları tarafından gözlem altına alınmaktan veya yargılanmaktan korkmasından dolayı ortaya çıkan yoğun anksiyete, korku, özbilinç ve utanç duyguları iler seyreden bir kaygı bozukluğudur. Sosyal anksiyete bozukluğunda sosyal durumlarda, örneğin yeni tanışılan birisiyle ilk randevuya çıkmak, derste sunum yapmak veya bir iş başvurusuna katılmak gibi durumlar korku ve anksiyete ortaya çıkarak, bireyin olaylardan hayatını bozabilecek derecede kaçınmasına yol açar. Şiddetli stres bireyin günlük rutinini, işini, okulunu veya diğer aktivitelerini etkileyebilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu kronik bir bozukluk olup tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı psikoterapi kullanılır.

Özgül fobiler

Özgül fobiler, eskiden basit fobi olarak da bilinen, bazı durumlar veya nesnelerden duyulan mantıksız/aşırı korkudur. Özgül fobinin başlama yaşı ortalama 16.5’dur. Birçok hasta çocukluğundan beri bu korkularının olduğunu, bir kısmı ise ergenlik döneminden sonra oluştuğunu söyler. İleri yaşta özgül fobi başlaması nadirdir. Hastalığın seyri genellikle kroniktir. Özgül fobi grubu içinde sayılabilecek çok çeşitli fobiler bulunmakla birlikte en sık görülenler şunlardır: hayvan fobileri,   yükseklik korkusu,   kan ve yaralanma fobisi,  gökgürültüsü ve fırtına korkusu,  uçak korkusu,  yalnız kalma korkusu, kapalı yer korkusu, araba korkusu, uzay fobisi, yutma fobisi. Özgül fobiler, kronik süreğen bozukluklardan olup tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı psikoterapi kullanılır.  

Panik Atak, Panik Bozukluğu ve Agoragobi,

Panik Bozukluğu, tekrarlayıcı beklenmedik panik ataklar yaşaması, ataklar arasındaki zamanlarda başka panik ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma, panik ataklarının  “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yeyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır.

Hastaların, yalnız başlarına panik atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agoragobi adı verilir. Panik Bozukluğu hastalarının çoğu, panik atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar. Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, taşıt araçlarına, asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremez olurlar ya da ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık  duyarak  bu tür yerlere gidebilirler.
Panik Bozukluğu ve Agoragobi, kronik süreğen bozukluklardan olup tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı psikoterapi kullanılır.  

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)

Obsesyon kişiyi rahatsız eden düzeyde sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olunmasıdır. Kişilerin bu düşünceler sonrası rahatlamak amacıyla sürekli tekrar eden davranışlarda bulunması ise kompulsiyon olarak adlandırılır. Obsesif Kompulsif Bozukluk obsesyon ve kompülsyonlarla seyreden, tedavi edilmezse süreğenleşen, kişinin yaşam kalitesini ciddi düzeyde bozan bir bozukluktur. En sık görülen obsesyon kirlenme olup en sık görülen kompulsyon ise el yıkamadır. Diğer sık görülen obsesyon ve kompülsyonlar sayma, simetri, dua etme, kontrol etme, dokunma, hastalık kapma, günah işleme olarak sayılabilir. Araştırmalar beyindeki bazı bölgelerde serotonin maddesiyle ilgili bozukluklar olduğunu göstermiştir. OKB tedavisinde beyinde serotonini arttırarak takıntıları azaltan ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte uygulanmaktadır.

Depresyon

Depresyon tanısı konabilmesi için aşağıdaki belirtilerin en az iki hafta boyunca devam ediyor olması ve bir veya ikincisinin mutlaka bulunması gerekir:

  • Sürekli kederli ve üzgün hissetmek
  • Günlük aktivitelere olan ilgi azlığı ve zevk alamama
  • İştah azalması ya da artması
  • Uykuya dalmakta güçlük, sık uyanma veya aşırı uyuma
  • Sürekli yorgun hissetme, enerjisizlik
  • Konuşmada ve hareketlerde yavaşlık
  • Değersizlik veya suçluluk hisleri
  • Dikkat ve konsantrasyonda azalma
  • Suçluluk düşünceleri ve iİntihar eğilimi

Depresyon mutlaka psikiyatri hekimleri tarafından etkili biçimde tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavisinde ilaçlar ve bilişsel-davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi terapiler kullanılır.

Bipolar bozukluklar (İki uçlu bozukluklar, manik-depresif hastalık)

Depresyon (çökkünlük) ve mani (taşkınlık) fazlarının olduğu iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize olan ve seyri kişiden kişiye çok farklılık gösteren bir ruhsal bozukluktur. Sadece manik episodlarla seyreden türü bipolar bozukluk 1, hem depresyon hemde mani epizotlarıyla seyreden türü bipolar bozukluk 2, depresyon ve manik tablonun içiçe seyrettiği türü mikst epizod ve düşük mani semptomları ile seyreden türü hipomani ve düşük şiddette depresyon ve mani epizotlarıyla seyreden türüne ise Siklotimi adı verilir.

Mani döneminde özgüvende artış, hareketlilik, enerjik olma hali, uyku ihtiyacında azalma, konuşma hızı ve miktarında artış olması, cinsel istekte artış, çok para harcama, riskli davranışlarda bulunma gibi belirtiler görülebilir. Depresyon döneminde çökkünlük, hoşlandığı aktivitelerden zevk alamama, suçluluk duyguları ve negatif düşünme, özgüvende azalma, enerjinin düşük olma hali, uyku bozuklukları, iştah azalması yada artması gibi belirtiler görülebilir. Bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Hastalık dönemleri dışında ise hastaların bazıları normale döner, bazı hastalarda ise günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler devamlı olarak bulunur. İki uçlu bozukluğun tedavisinde hastalık dönemlerinin tedavisinde ilaçlar kullanılır, ayrıca atakların yeniden olmasını engellemek adına koruyucu ilaç tedavileri uygulanır.

Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu kişinin odaklanma ve dürtüsel davranışlarını kontrol etme kabiliyetini etkileyen bir nörodavranışsal bozukluktur. Çocukluk döneminde belirtileri başlayan Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu belirtilerinden özellikle odaklanma ve çabuk sıkılma ve öfke kontrol sorunları bazı kişilerde erişkin yaşamda da devam eder. Tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamında, iş ve aile hayatında ciddi sorunlara yol açabilir. Tedavide tek etkili yöntem ilaçlardır. Erişkin dönemde neredeyse bir kural olan psikiyatrik eş tanı ve erişkin yaşamın karmaşıklığı çocuklardan farklı olarak erişkin DEHB tedavisinde daha kapsamlı tedavi yaklaşımlarını gerekli kılmaktadır. Nörobiyolojik zemini olan DEHB için ilaç tedavileri bütüncül tedavi yaklaşımının temelini oluşturmaktadır. İlaçların erişkinde tıbbi ve ruhsal eş tanıları gözeterek planlanması gereklidir. Bundan sonra sıra sorun odaklı, yapılandırılmış bilişsel davranışçı psikoterapileri tedaviye eklemeye gelmektedir.

Psikotik bozukluklar (Şizofreni, Şizoreniform bozukluk, Kısa Psikotik atak)

Şizofreni, genellikle genç yaşlarda başlayan, kişinin dış dünyadan uzaklaşarak içine kapandığı; duygu, düşünce ve davranışlarında önemli bozuklukların ortaya çıktığı, beynin yapı ve işleyişinde değişiklerin saptandığı, tanı konulabilmesi için belirtilerin 6 aydan uzun süredir bulunması gerekli olan kronik seyirli biyolojik bir ruhsal hastalıktır. Bu hastalarda gerçek dışı algılar, halüsinasyonlar, kuşkuculuk, gerçek dışı düşünce ve inançlar, toplumdan uzaklaşma, öz bakımda azalma, düşünce fakirleşmesi, soyut düşünme becerisinde ve duygusal ifadelerde azalma sık görülen belirtilerdir. Hastalık tedavisi antipsikotik ilaçlarla yapılır ve hastaların büyük kısmı ilaç tedavisi ile belirgin derecede düzelme gösterir. Şizofreni tedavisinde ek olarak psiko-eğitim, psikososyal rehabilitasyon uygulanabilir. Yaşam boyu ilaç tedavisi gereklidir.

Şizoreniform bozukluk, gerçek dışı algılar, halüsinasyonlar, kuşkuculuk, gerçek dışı düşünce ve inançlar, toplumdan uzaklaşma, öz bakımda azalma, düşünce fakirleşmesi, soyut düşünme becerisinde ve duygusal ifadelerde azalma gibi belirtilerin 6 aydan kısa sürmesi durumudur. Hastalık tedavisi antipsikotik ilaçlarla yapılır ve en az 2 yıla yakın ilaç tedavisi gereklidir.

Kısa Psikotik atak, gerçek dışı algılar, halüsinasyonlar, kuşkuculuk, gerçek dışı düşünce ve inançlar, toplumdan uzaklaşma, öz bakımda azalma, düşünce fakirleşmesi, soyut düşünme becerisinde ve duygusal ifadelerde azalma gibi belirtilerin 2 aydan kısa sürmesi durumudur. Hastalık tedavisi antipsikotik ilaçlarla yapılır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağan dışı ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olaylara maruz kalan kişilerin bazılarında ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Genellikle kişilerde kendisinde veya bir yakınında ölüme yol açması ya da yaralanma tehlikesi yaratması durumunda ortaya korku, dehşet ve çaresizlik hisleri meydana gelir. Bu tür travmatik olaylardan sonra tekrar olayı yaşayacağına dair korku, kaygı, olayı hatırlatan durumlardan kaçınma, olayı canlı olarak sık sık hatırlayıp rahatsızlık duyma, uyku bozuklukları tedirginlik ve depressif durum hastalığın belirtilerindendir. Travma sonrası stres bozukluğu semptomları ve belirtilerinin ortaya çıkmasının ardından bir an önce etkili tedavi almak, semptomları azaltmak ve işlevselliği iyileştirmek için oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları yeme davranışlarının farklı algı ve düşünce biçimlerine göre şekillendiği ve beslenme davranışının büyük oranda bozulduğu son derece önemli psikiyatrik bozukluklardandır. Anoreksiya nervoza’da kişi, genellikle vücudun ağırlık veya şekil gibi dış görünüş özellikleri hakkında olumsuz fikirlere sahiptir, kişi devamlı kilo alacağı yada bazı bölgelerinin kalınlaşacağı endişesiyle aşırı yeme kısıtlaması ve eksersiz yapma davranışı gösterir.

Bazı vakalarda kendini kusturma yada müshil idrar söktürücü kullanma eşlik eder. Bulimiya nervozada ise yine kilo alma ile aşırı uğraşa ek olarak aşırı yeme ataklarını takiben kendini kusturma atakları gözlenir. Yeme bozukluklarının tedavisinde öncelikli amaç kişinin fiziksel sağlığını iyileştirmek, bozukluğa bağlı organ hasarı ve ölüm gibi komplikasyonları kontrol altına almaktır. Yeme bozukluğu tedavisinin mutlaka uzman psikiyatri hekimlerinin kontrolünde yapılması gerekir. Tedavisinde ilaçlara ek olarak aile terapisi, bilişsel-davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi yöntemler arasından kişiye uygun terapi yöntemi eklenir.

Tik bozuklukları

Tikler ani, tekrarlayıcı, ritmik olmayan, basmakalıp hareket, mimik ya da ses çıkarma davranışlarıdır. Tikler çocukluk çağının en sık görülen hareket bozukluğu olup erişkin yaşama kadar büyük bir çoğunluğunda kaybolur. Az bir oranda tikler erişkin yaşamındada devam eder ve kişinin yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Motor tikler genellikle göz kırpmalar ya da diğer yüz tikleri şeklinde ortaya çıkar. Motor tikler genellikle yüz, baş ve boyun bölgesinde yerleşmiştir. Vokal tikler genellikle burun çekme ya da boğaz temizleme atakları şeklinde ortaya çıkarlar.

Motor ve vokal tikler genellikle kaygı, gerginlik, heyecan, stres, bazı ilaçların kullanımı, enfeksiyonlar, sıcak hava ve yorgunluk… ile artarken, uyku sırasında, sevilen bir işe yoğunlaşıldığında ya da kişinin kendini rahatlamış hissettiği durumlarda, … azalır ve/veya kaybolurlar. Yoğun emosyonel uyarılmalar ve heyecan yaratan olaylar, okulun başlaması, doğum günleri, yaklaşan tatiller gibi durumlarda da tiklerin yoğunluğu ve şiddeti artabilir. 
Tourette Sendromu,bir yıldan daha uzun bir dönem boyunca çoğul motor ve bir ya da birden fazla vokal tikin bulunması, ardışık 3 aydan daha uzun süre tiklerin olmadığı dönemin bulunmaması olarak tanımlanmaktadır. Tik bozuklukları şiddetli olmadığı durumlarda tedavi gerekmez, şiddetli olduğu durumlarda tedavisinde ilaçlar ve davranış terapi teknikleri kullanılır.

Trikotilomani (Saç Koparma Hastalığı)

Trikotilomani, tekrarlayan bölümler halinde karşı konulamaz saç, kaş yada derideki kılları çekme isteği ile kılları koparmayla seyreden ruhsal bir rahatsızlıktır. Trikotilomani hastaları, saç koparma isteklerini bastırmaya çalışsa da başarılı olamaz ve saç, kirpik veya diğer vücut kıllarını koparır. Saç koparma hastalığı, saçlı deride kel bölgelerin oluşmasına neden olabilir. Bu durum hastaların gerek sosyal, gerekse iş hayatında sorunlar yaşamasına yol açabilir. Trikotilomani hastaları saçlı derideki bu kel bölgeleri gizlemek için saçlarını uzatabilir veya farklı çözüm yollarına başvurabilir. Bazı hastalar için saç koparma hastalığı kontrol edilebilir bir durumdur. Bazı hastalarda ise saç koparma dürtüsü oldukça güçlü olabilir ve hastayı zorlayabilir. Hastaların saç koparma sıklığını davranışını azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için çeşitli tedavi yöntemleri denenebilir. Tedavisinde ilaçlar ve davranış terapi teknikleri kullanılır.